Canik’te yaşanan heyelan olayında iki çocuğunu ve eşini kaybeden anne gerçekten yaşıyor mu? Yaşamak denir mi buna?…                 

6 ŞUBAT 2025 tarihinde, Kartalkaya otel faciasından sonra ‘ÖLÜYORUZ’ başlıklı bir yazı yazmışım.(www.cemeildeveci.com/ Geleceği şekillendiren fikirler.)

‘’Yanarak, toprak altında kalarak, kurşunlara hedef olarak ölüyoruz. Son 30 yılda benzer büyük facialarla karşılaştık ve en geç altı ayda unuttuk. Unutmak, hayatın olağan akışı içinde insani bir davranış ancak hiçbir şey olmamış gibi davranmak, kader deyip geçmek, ne insani, ne ahlaki ve ne de islamidir…

Bu güne kadar hiçbir devlet  yetkili/görevlisi, sorumluluk üstlenip, özür dileyip istifa etmemiştir.

Son on yılda; ‘…2004 Pamukova tren katliamı /41 ölü; 2008 Kütahya tren kazası /9 ölü; 2011 Van depremi/644 ölü;  2014 Soma maden faciası /301 ölü; 2014 Ermenek maden faciası/18 ölü;  2016 Aladağ yurt yangını /12 ölü; 2018 Çorlu tren katliamı /25 öl; 2021 Batı Karadeniz sel felaketi /97 ölü;  2022 Amasra maden faciası /42 ölü;  2023 Kahramanmaraş depremi /53 bin ölü; 2024 İliç maden faciası /9 ölü;  2024 Beşiktaş Masquarade Gece Kulübü yangını /29 ölü…’  meydana gelen  bu 0n iki olayda yaklaşık 1500 kişi yaşamını yitirdi; hiç birinin gerçek sorumluları ortaya çıkarılamadı… Ateş düştüğü yeri yaktı, toplum olarak unuttuk gitti; ne olur artık unutmayalım; yanarak ölmek; toprak altında boğularak ölmek kader değildir’’ diye devam etmiş.

Çabuk unutuyoruz da bir kez daha hatırlatmak istedim…

Çevre yolu yapılırken, dere yatağına ticaret merkezi kurulurken, kara yolunun hemen dağ kenarında yapılaşma izni verilirken çok tartışıldı ama unuttuk. Ama o anne, gözü önünde enkaz altında kalan  çocuklarını, eşini unutabilecek mi?

Komşumuzun acısı bizi niye etkilemiyor, komşumuzun acısını niye paylaşamıyoruz? Eğer paylaşabilirsek hiçbir yetkili heyelan bölgesine imar izni veremez; yukarıda sıraladığım ölümlü vakalar olamaz; ölmeyiz, yaşamaya devam ederiz.

Olayın meydana geldiği akaryakıt istasyonunun yetkilileri, hemen gözaltına alındı, sanki ilin savcısı yokmuş gibi adalet bakanı açıklama yaptı; afat yetkilisi, arama kurtarma ekibinden övgüyle bahsetti…

 Heyelandan, afetten, kazadan sonra alınacak tedbirin kıymeti harbiyesi yoktur. Tedbir baştan alınır. O bölgenin heyelan bölgesi olduğunu Mısır’daki Sağır Sultan biliyor; heyelanın önlenebilmesi için de öyle yüksek teknolojiye, donanıma ihtiyaç yok.

Zerre kadar tedbir almıyorsun; taş ve toprak yığınının altına yapı izni veriyorsun; kaza/kader diyorsun.  Bu kaza değil, bu gün değilse yarın gerçekleşecek bir olaydı ve gerçekleşti; bir aile enkazın altında kaldı…

Sorumlular tabi hesap verecek ama yetmez; sağ kalan ama her gün ölecek olan o annenin acısını paylaşamazsak, 3-5 ay sonra unutursak; ölmeye devam ederiz.

Ölmeyelim; öldürmeyelim; insan kalalım…

By admin