Kamuoyu araştırmalarına göre Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin %92’si her koşulda partisine oy veriyor; partisini değiştirmiyor.
Bu durum CHP için iyi bir şey mi? Övünmek mi gerekir, dövünmek mi? Tuzak bir soru, üzerinde çok çalışılması gerekir.
Parti yöneticileri övünebilir, ‘biz o kadar doğru siyasi çizgi izliyoruz ki, seçmen bizden vazgeçmiyor’ diyebilirler. Bu tavır ve bu tavrın oluşturacağı kısır döngü aşılması gereken bir sorun olarak partinin önünde durmaktadır.
Bu %92 seçmen desteğini haketmenin ve büyütmenin tek bir yolu var; partinin demokratik örgüt yapısını güçlendirmek ve işler kılmak gerekir; proğramı, proğram ile ilkelerinin örtüşmesi, parti içi eğitim almış, aidatını ve diğer sorumluluklarını yerine getiren üye yapısı. Milletvekili ve belediye başkan adaylarını her koşulda ve hatta İmamoğlu örneğinde olduğu gibi üyelerin yanında gönüllülerinde oylarıyla belirlenmesi ilkesinin benimsenmesi. O zaman bu %92 oranı hem çoğalır ve hem de demokratik katılım ve parti içi dayanışma güçlenir.
Aksi düşünce yani biz kimi aday gösterirsek gösterelim seçmen için fark etmiyor, oyunu veriyor anlayışı edilgen, ‘mürit’ topluluğu oluşturur ki, buradan ne parti içi demokrasi ne de ülke içi demokrasi çıkar. Cumhuriyet Halk Partisi ilkeleri, tarihi misyonu ile devrimci bir partidir; devrimci olmak için Marksist/sosyalist olması gerekmez.
Cumhuriyet Halk Partisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün iki büyük eserimden biri dediği, Cumhuriyetin kurucu partisidir.
Seçmeniyle arasındaki sarsılmaz bağ bu nedenledir. Atatürk’ün diğer büyük eseri Cumhuriyet zor bir süreçten geçiyor; Cumhuriyet Halk Partisine ihtiyacı var.
CHP, siyasi iktidarı değiştirecek olan halkın örgütlü gücüdür; iktidar değişikliği için objektif ve sübjektif koşullar büyük ölçüde olgunlaşmıştır. Halk fakirleşmiş, nüfusun yarısı asgari ücret ve altında gelire sahip; genç işsizlik cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesinde, iktidar küçük mutlu bir azınlığa hizmet ediyor.
Halk değişim istiyor, bu şekilde yönetilmek ve bu şartlarda yaşamak istemiyor. Halk, yerel seçimlerde kurucu partiyi birinci parti yaparak, sorumluluk üstlenmesini, toplumsal muhalefete öncülük etmesini, iktidarı erken seçime zorlamasını istemektedir.
Tarihsel değişimleri yaratan halk hareketleri kendiliğinden olmadığı gibi kendiliğinden yanı ağır basan hareketlerde kolay sönümlenmiyor. Bu noktada öncü, toplumsal muhalefeti hedefine ulaştıracak, halkın sorunlarını çözecek programı hazırlayacak ve halka güven verecek örgüte ihtiyaç var; o örgüt Cumhuriyet Halk Partisidir. CHP, örgütsel yapısını, halkla iletişimini geliştirerek halka önderlik edecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Örgütsel strateji, siyasal stratejinin başarılmasının en önemli dayanağıdır.