Bizim gibi ülkelerde demokrasinin en temel güvencesi, üretici güçlerdir; yani İşçi Sınıfı sendikal örgütleriyle işveren örgütleridir. İkisinin de menfaati demokratik hukuk devletinin varlığındadır.
Bunlardan biri kurnazlık yapmaya kalktığında denge bozulur ve ikisi birlikte emperyalist büyük burjuvazinin emrine girerler hem de anti emperyalist sloganlar atarak…
Türkiye İşçi sınıfının demokrasi mücadelesinde örnek alınabilecek tarihe geçmiş eylemleri vardır. Bunlardan ilki TÜRK-İŞ’in 1965 seçim öncesinde yayınladığı ‘KARA LİSTE’ dir ve çok etkili olmuştur; istemediği adayların büyük bir çoğunluğu seçilememiştir.
15-16 HAZİRAN Direnişi, DİSK’in demokrasi tarihine geçen en büyük ve en etkili eylemidir. 274 sayılı sendika yasasında, muhalif sendikaların örgütlenmesinin önüne getirilen yasal engele karşı DİSK’e bağlı sendikalar Kocaeli’nden İstanbul’a kadar iki gün boyunca hayatı durdurdular ve yasanın geri çekilmesini sağladılar.
4-8 OCAK 19991 tarihinde Maden işçilerinin Zonguldak’tan Ankara’ya yürüyüşü. Maden İşçilerinin, İş güvenliği ve insanca yaşam hakkı için işçi lideri Şemsi Denizer’in öncülüğünde yüzbinlerce emekçinin katıldığı Zonguldak-Ankara yürüyüşü… Tarihe geçmiş demokratik barışçıl işçi eylemleridir ve etkili olmuş, sonuç alınmıştır.
Üretimin iki kanadı ve hatta tüketiciler, sağlıklı sürdürülebilir üretim ve sağlıklı sürdürülebilir tüketim için birlikte hak, hukuk, adalet, insanca yaşam mücadelesinde birbirlerinin ayağına basmadan, yan yana durabilirlerse sonuç alınır ve toplumsal barış sağlanır. Unutulmasın ki demokrasi kusursuz olmadığı gibi eğitimli ve örgütlü toplumların yönetim biçimidir.
Yeni bir model öneriyorum, sağdan soldan pek çok çevrenin ezberini bozduğumu biliyorum; sınıflar arası birbirinin elinden alma mücadelesi 1700’lü yıllardan beri devam ediyor; 21. yy.da üretimin paydaşları, üretileni adil ve hakkaniyetli olarak paylaşabilmeliler; bunun da tek hakemi var, o da üretici güçlerin eksiksiz olarak masa başında toplanabilmeleri…
Demokratik devlet ise bu sürecin futbol deyimiyle orta hakemidir. Demokrasi böyle bişey, insanlık binlerce yıllık tarihi boyunca ancak buraya kadar gelebilmiş.
Demokrasinin vazgeçilmezi siyasi partileri unuttuğum sanılmasın. Bir ülkede demokrasi kurulacaksa ve hatta iktidarı elinde bulunduran baskıcı, oligarşik siyasi iktidara karşı mücadele, toplumun üretici güçleri ve diğer örgütlü toplum kesimleriyle olur. Hiçbir ülkenin geleceği iktidardaki ya da muhalefetteki partinin üyelerinin demokrasi bilincine bırakılamaz…
Demokrasinin başka ve önemli bir temel güvencesi de kadındır. Eşit, özgür ve örgütlü kadın o toplumun, o ülke demokrasisinin en temel güvencesidir. O nedenledir ki, 15 yılda kurulan laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti, 85 yıldır karşıtlarına direniyor; yenip, yoluna devam edebilmesi için yukarıda belirttiğim tüm güçler işbirliği halinde mücadele etmelidirler…