‘’Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir’’ diyor, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti bu temel esaslar üzerine oturtmuş ve devrimlerine, Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile başlamıştır.
Türk Devriminin anası ve birincisi cumhuriyettir. Atatürk Cumhuriyetinin ilkeleri, Fransız ve Sovyet Devrimleriyle Kuran Dininin sentezidir.
Fransız Devrimini satır satır öncülerinden okumuş, Sovyet Devrimini yaşamış, Kuran Dinini de döneminin en iyi bilenidir. Cumhuriyetin en temeline Laikliği koymuş ve yanına da Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur.
Kuran dinini en iyi bilen ikinci kişi Elmalılı Hilmi’ye de Kuran’ı tercüme ettirip Türkçeleştirmiştir. Kadın erkek eşitliği, kadına seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla, devrimlerini taçlandırmıştır.
Cumhuriyet 101 yaşında, Türk Kadınlar Birliği’ 100 yaşında, dünyanın en eski kadın örgütü olarak tarihe geçmiştir; ondan bir yıl öncesinde de Türk Kadınlar Partisi kurulmuştur. Türk kadını Cumhuriyetimizin paydaşı ve taşıyıcısıdır
Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Gençlere” emanet edilen Cumhuriyet, benzersizdir, emsalsizdir, Ortadoğu coğrafyasına da örnektir.
Mustafa Kemal Atatürk, Onuncu Yıl Nutkuna ‘YURTTAŞLARIM’ diye başlar. Bu topraklarda bu denli kapsayıcı olan ‘Yurttaş’ kelimesi/kavramı ilk kez Atatürk tarafından kullanılmıştır.
Yurttaş tanımı, hem o gün için hem de bu gün için çok kapsayıcı ve tam da Anadolu insanını tanımlamaktadır. Biliniyor ki, Cumhuriyetimizin kurucusu 29 EKİM 1923 yılındaki Nutkunu ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ diyerek bitirmiştir ancak bu bir ırk tanımı değildir. Kişilerin kendini tanımlamasıdır. Kendini Türk olarak tanımlayan herkestir.
1912’de 17 milyon olan nüfus, 1922’de 13 milyona inmiştir. Balkan Harbinden Çanakkale’ye, Birinci Dünya Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı’na kadar yedi düvelle savaşmış, büyük göç dalgaları yaşamış bir toplumdan Ulus Devleti kurulmuş ve halkına da ‘Yurttaş’ denilmiştir. Yurttaş tanımı hem Anayasal, hem de evrenseldir; tılsımlı bir kavramdır.
Bu gün 101. yılını büyük coşku ile kutladığımız Cumhuriyetimiz, karşıtları tarafından on yıllardır sistemli bir şekilde hedef alınmış ve büyük oranda aşındırılmıştır. Kendilerine emanet edilen gençler eğitimsizleştirilmiş ve hatta okulsuzlaştırılmıştır.
Sorunlu ve aşındırılmış bir Cumhuriyetin 101. yılını kutladık; gençler, aklı genç olanlar, bilim ve fen yolundan gidenler, emanete sahip çıkın. Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda ve Atatürk’ün Cumhuriyeti’nin ilkelerinde mevcuttur.