Güven ile Korku eşit değildir; Güvenin yerine Korku geçemez. İktidarları Güven ve Başarı ayakta tutar.
Siyaset biliminin deneyimleyerek tespit ettiği bu gerçekliğe rağmen; iktidarların, güven yerine halka korku salması, korkutarak, baskılaması neyin aklıdır. Benzer yolu deneyen AKP/Erdoğan iktidarının hedefi nedir; nereye gidiyoruz?.
Şu günlerde herkes bu soruları soruyor ancak inandırıcı, tatmin edici bir cevap bulamıyor.
Bu şekilde baskıcı, otoriter, ‘Konuşanın Dilini Koparırım’ diyen yönetimler, tarih sahnesinde yer aldılar. Halka yaptıkları eziyet, kendi sonları, çektikleri eziyet; toplumda yarattıkları travma tarih kitaplarında yerini aldı. Bir tek bu tip yönetimlerin tarih kitaplarındaki sayfaları ‘Kara’dır. Faşist, baskıcı, otoriter yönetimlerin, tarih sayfalarında ki yeri, hep karadır, yüz kızartıcıdır.
Bir iktidar, sonunu bile bile bu yola neden başvurur, neyin karşılığıdır; değer mi?.
Bir başka soru da, bu tür iktidarları destekleyen, oy veren seçmenleredir. Komşunuza, arkadaşınıza, akrabanıza eza cefa çektiren, ülkeyi karanlığa sürükleyen bu tür iktidarlara siz neden destek olursunuz; menfaatiniz nedir ?. Tarih önünde, çocuklarınızın karşısında üç kuruşluk çıkar için değer mi ?.
Bu soruyu yarın, çocuklarınız, torunlarınız, komşularınız sorduğunda yüzlerine nasıl bakacaksınız?.
Bu soruları ben icat etmedim, ilk kez sorulmuyor; geçmişte soruldu, tarihte okuduk; okurken de aynı sınıfta, aynı sıralardaydık.
Ne oluyor, tarih kendini tekrar mı ediyor? Yüz yıl önceki karanlık geri mi geliyor?.
Önleyemez miyiz, bu acı tabloyu yaşamaktan kurtulamaz mıyız, yok mudur çaresi; sahi tarihteki mücadele örneklerini emsal alamaz mıyız, başaramaz mıyız; bir araya gelip benim hayatıma müdahale etme diyemez miyiz?…
Deriz; yüz yıllık demokrasi deneyimimiz var; demokrasiyi yaşatabilecek güçte örgütlü toplum yapımız var.
Bir öncüye ihtiyaç var, bizim gibi toplumlarda genellikle lidere ihtiyaç duyulur, ancak bunu da aşmalıyız; bu mücadeleye deneyimli, toplumsal tabanı güçlü bir örgüt öncülük etmeli. O da, Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’dir. Cumhuriyet Halk Partisi, Salı toplantılarının cazibesinden kurtulup, toplumsal muhalefeti örgütlemeli ve ‘Türkiye Demokrasi Cephesini’ kurup öncülük etmelidir…
İzlenecek yol bellidir, tarihte otoriter, baskıcı yönetimlere karşı nasıl mücadele edilmişse o yoldan gidilecektir.