Orta sınıf kavramını çok sık kullanırız ancak ‘orta sınıf’ çok maharetlidir, toplumdaki sosyal yönelişi onun durduğu yer belirler.

‘Orta Sınıf; sınıfın,  mülkiyet ve üretim ilişkilerine göre değil, gelire ve tüketim standartlarına göre tanımlanarak işçi sınıfının üst katmanlarıyla sermaye sınıfının alt katmanlarının harmanlanması sonucu oluşmuştur. Bu özellikleriyle yapay bir sınıf olarak tanımlanabilir. Orta sınıfı, bizim ülkemizde olduğu gibi ülkenin teminatı olarak görenler de vardır.

Üretim araçlarının mülkiyeti ve sermaye birikimi ölçüsü bir yana bırakılarak, Toplumu hane halkı gelirine göre %20’lik dilimlere bölüp milli gelirden alınan paylar göz önüne serildiğinde orta sınıfın adresi belli olur.

Aşağıdaki tablo  TÜİK verilerine göre hazırlanmış olup; siz gerçek rakama ulaşmak istiyorsanız 1,2,3 ve 4. Gelir guruplarının paylarını 2-3 puan düşürüp bunların toplamı kadarını da 5. En yüksek gelir gurubuna ekleyebilirsiniz.

1.%20’lik en düşük gelir gurubunun milli gelirden aldığı pay %5.9

2.%20’lik          ‘’                    ‘’                             ‘’                           %9.5

3.%20’lik          ‘’                     ‘’                            ‘’                            %14

4.%20’lik           ‘’                    ‘’                            ‘’                             %20.5

5.%20’lik en yüksek              ‘’                            ‘’                             %49.8’dir.

Ülkemizde ‘orta sınıf’ı oluşturan bu tablodaki 3. ve 4. Gelir gurupları da yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda kalmışlardır. Başka bir anlatımla ‘orta sınıf’ın yaşam standardı kötüleşmiş, aşağıya, işçi-emekçi sınıfın yanına doğru kaymıştır.  ‘Orta sınıf’ çöktü diyenler bu durumu kastetmektedirler.

‘Orta sınıf’, ilk kez Fransa’da İkinci Dünya savaşından sonra 1965-1985 yılları arasında oluşmuş ve Emperyalist-Kapitalist Dünya bu oluşumu desteklemiştir. Sovyet devrimi ve benzer ülkelerde devrimi arayan sosyalist-komünist partilerin varlığı, ‘orta sınıfın’ temel varlık nedeni olmuştur.

Emperyalist-Kapitalist sınıfın ‘orta sınıf’ yaratma çabası, Fransa’yı aktif bir şekilde desteklemeleri, o dönemin en güçlü Komünist Partilerinden biri olan ‘Fransız Komünist Partisi’nin devrimden vazgeçmesine  ve hedeflerini ertelemesine neden olmuştur. 

  ‘Orta sınıf’, sadece bizde değil, ancak bizdekinden farklı nedenlerle  Emperyalist batı ülkelerinde de erimekte, güç kaybetmektedir. 1980’li yılardan bu güne ‘orta sınıf’ cenneti olan ABD’de  orta gelir gurupları erirken, yüksek ve düşük gelir gurupları arasındaki uçurum artmaktadır. ABD halkının üçte biri yoksulluk sınırları içinde yaşamakta; bu durum ABD basınında ‘Sönen  Amerikan Rüyası’ olarak nitelendirilmektedir.

Kapitalist ülkelerdeki ‘orta sınıfın’ erime nedenlerinden biri ve birincisi Sovyet Devriminin çözülmesinden sonra devrim tehlikesinin uzun süre ertelendiğini düşünüyor olmalarıdır ki, ‘orta sınıf’ ile paylaştıkları milli gelire el koydular ve sosyal devleti yok etmeye,  sömürü oranını artırmaya başladılar. Kapitalist dünyada süreç böyle devam ederken ÇİN, ‘orta sınıf’ın oluşmasını desteklemektedir. Dünya ekonomik güçler dengesi içinde bu durum ayrıca incelenmelidir.

Yukarıda verilen gelir dağılımı oranlarına ek olarak, ülkemizde işsizlik oranı, %27.6  olup; işsiz sayısı 11 milyonun üzerindedir. Ülkemizde  66 milyon çalışabilir  kişiden sadece 22.7 milyon kişi kayıtlı ve tam zamanlı çalışmaktadır. Türkiye’de işsizlik ABD, AB ve OECD ülkelerinden çok daha yüksektir.

Bu genel tablo içinde, ülkemizin durumu daha dikkate değerdir. ‘Orta sınıf’ gelir düzeyi olarak yoksulluk sınırının altında;  1. ve 2. dilimdeki düşük gelirli sınıf ise açlık sınırının altında yaşamak zorunda kalmıştır. En yüksek  gelir diliminin altındaki guruplar açlık sınırına doğru itilmektedir.

Türkiye için yeni Anayasa hazırlayanlar ve gelecek proğramı yapanlar, bu tablonun yarattığı ve yaratacağı sosyal hareketliliği ve bu hareketliliğin olası yönlerini iyi hesaplamalıdır.

Türkiye ve Dünyada ki gidişat ezberleri bozmuştur; düne ait bilgi ve deneyimlerle geleceği planlama ve yönetme olanağı kalmamıştır. Tarih hem Türkiye ve Orta doğu için ve hem de Dünya için yeniden yazılacaktır. Geçmiş ile bu günün sentezini yapamayanlar çıkış yolu bulamayacak, kendilerine gösterilen yoldan gitmek zorunda kalacaklardır…

By admin