Gelmiş geçmiş bütün diktatörlerin ortak özelliği, ihtiras ve güç zehirlenmesidir, saraylarda yaşarlar ve tüm diktatörlerin kaderi birbirinin benzeridir. Çavuşesku, karısıyla birlikte kurşuna dizildi; Kaddafi, halkı tarafından taşlanarak öldürüldü; Saddam, şekli bir yargılamadan sonra idam edildi; Esad, görkemli sarayını, şatafatlı hayatını bırakarak kaçtı. Hepsi arkalarında perişan, gözü yaşlı halk ve yıkılmış, çürümüş ülke bıraktılar.
Bunlardan bir tek Romanya birliğini koruyabildi, Libya Irak paramparça şimdi sıra Suriye’de. Esat rejimini yıkan HTŞ, dinci bir terör örgütüdür; demokrasi ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Kaldı ki, kendi iradeleriyle de hareket edememektedirler. Suriye akıbeti belli olmayan bir yolculuğa çıkmıştır.
Halkta memnuniyet, sevinç gösterileri var, herkes halinden memnun görünüyor ancak nereye ya da ne zamana kadar, yaşayıp göreceğiz. Gerçi görünen köy klavuz istemez denir ama Suriye halkı kaderine/ kendisi tarafından çizilmeyen sonlarına doğru dolu dizgin gidiyorlar.
Geri kalan Suriye’nin durumu: Ülkenin % 40’ı PKK/PYD tarafından işgal edilmiş, fiilen ikiye bölünmüş; milli hasılasının 14 katı dış borç, silaha, saraylara, saltanata harcanmış; aç perişan yoksul halk; devlet memurları, subaylarının maaşları 13-14 dolar, yaklaşık 450 Tl. sefalet içinde olan subay ve askerler direnmeyip, teslim oldular. Esad ailesinin 54 yıllık saltanatını adaletsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, mezhepçilik bitirdi.
Emperyalist güçlerin desteğiyle kurtuluş savaşı verilemez, dünya da örneği yoktur. Kurtuluş savaşı emperyalist güçlere karşı verilir, Türkiye’nin bağımsızlık savaşında olduğu gibi.
ABD ve İsrail’in desteğiyle BAAS/ Esad rejimini yıkan HTŞ ve diğer cıhatçı guruplar ülkeyi kime teslim edecek. Daha ilk günden İsrail, Golan’ın askersizleştirilen bölümünü işgal etmiş ve ülkenin 250 sıtratejik noktasını bombalamıştır, süreç bellidir, öncekilerden farklı değildir. Siyasal İslamcılığın Emperyalizmin öz çocuğu olduğu bir kez daha ispatlanmıştır. Filistin, Lübnan ve İran’ı da benzer akıbet beklemektedir.
BOP/ Büyük Orta doğu Projesinin uygulandığı ülkeler Dünya petrol rezervinin % 62’ni; doğal gaz rezervinin ise % 72’ni karşılıyor. Dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD, sadece enerji kaynağı olduğu için değil, İsrail’in güvenliği için de bu bölgeyle ilgili. BOP projesinin amacı Orta doğu ülkelerini, Emperyalist güçlerin her bakımdan kontrolü altında tutmaktan başka bir şey değildir. 2Bu Bu ülkelerin hiç biri, özgür ve bağımsız değildir; ne kadar petrol ve doğal gaz üreteceğinin kararını veremez, fiyatını belirleyemezler. 21.yy. sömürü düzeni böyledir.
14 yıl süren vahşi iç savaş ve 61 yıllık baskıcı, otoriter, ayrıştırıcı bir rejimin sona ermesinin ardından Suriye halkı eğer değerlendirebilirse ; istikrarlı ve barışçıl bir gelecek inşa etmek için ‘ Tarihi Bir Fırsat’ yakalamıştır.
Nürnbeg mahkemelerindeki Nazi subaylarının savunmaları ve sonuçları göz önünde bulundurularak geriye dönük yargılamalarla, toplumsal kırılmaları geleceğe taşımak yerine, utancı olanların kendilerini vicdanlarında yargılamalarına fırsat vererek; birlikte, barış ve huzur içinde bir gelecek planlanmalıdır.
Orta doğu ülkelerinin tek çıkış yolu vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş ve Kuruluş yol haritasını izlemektir. Önce eşit ve özgür yurttaşlığı amaç edinen; laik, demokratik, hukuka ve evrensel insan haklarına bağlı bir devleti hedefleyen anayasa, ardından kurum ve kuralları olan devlet; örneği yukarıda söylemiştim; Atatürk’ün Cumhuriyeti…